Kim Bu Judith?

Cuma, Nisan 24, 2020

pitch-black

üç gün önce bir başlık kaydettim, bir anda aklıma ingilizce bir kelime geldi: pitch-black. siyahtan da siyah. kapkara. daha doğrusu bizdeki zifiri gibi bir şey. niye aklıma geldi bilmiyorum, bununla ilgili bir şey yazarım dedim herhalde. şimdi tekrar açınca, evet dedim, ne yazacağımı buldum.

birkaç gündür, neredeyse bir haftadır uyuyamıyorum. gözlerim kapalı, uyku haline geçecek gibiyim ama zihnim ve bilincim hiç olmadığı kadar uyanık. aynı anda dokuz milyon sahne oynuyor zihnimde. ama hepsi karanlık. pitch-black. 

niye uyuyamadığımı düşünüyorum devamlı. sebep hem çok hem de hiç yok. gün içerisinde, aydınlıkla beraber üzerine hiç düşünmediğim şeyler, gece olup da her yer kararınca bir anda meydana çıkıveriyor. ortada ne bir olay örgüsü ne de bir konu başlığı var, ama öyle hikayeler yazıp duruyorum ki. şu an içinde bulunduğumuz tuhaf durum bunun müsebbibi olabilir. her şeyin bilinmez olduğu, öngörü kabiliyetimizi kaybettiğimiz, elimizle yokladığımızın hep boşluğa çıktığı bir durum. pitch-black. 

bu durumdan kurtulmak için kendimce çözümler arıyordum. iki gün önce nakış yapmak için malzemeler aldım, çekmecede birkaç defa dışında hiç dokunmadığım suluboya seti duruyorken. heyecanlandırmadı değil, ama geçen gün bin beşyüz parçalık kaplumbağa terbiyecisi puzzle'ını yapmaya başladığımda da heyecanlanmıştım. biraz durdu masada, sonra toplandı ve kaldırıldı. kitap okuyorum, yazmaya çalışıyorum, bir dizi takip ediyorum, mutfakta bir şeyler deniyorum. sonra bugün okuduğum kitapta bu yaptıklarımın ne kadar anlamsız olduğunu öğreniyorum. teşekkürler. diyor ki kitapta, aynı anda birçok şeyi yapmaya çalışanlar, aslında hiçbir şey yapamazlar. kendilerini meşgul ederek çok şey başardıklarını düşünürler, ama aslında koca bir hiçtir ellerine geçen. koca ve derin bir hiç. pitch-black. 

sanırım bu halimiz bir süre daha devam edecek. ama kendimi soktuğum bu zifiri karanlığın bir an önce dağılması ve güneşin beni aydınlatması gerek. bunun da yolu sanırım neler için şükür ettiğimi hatırlamam. çünkü teşekkür etmek, her zaman iyi hissettirir. mesela geceye teşekkür etmekle başlayabilirim. sonunda güneş doğuyor çünkü. tekrar yükselmek için önce dibi görmek gerek. umarım şu zamanlar, dünya dibi görmüştür ve bütün bunlar daha iyi olacağımız içindir. başka türlüsünü düşünmek istemiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder